Bir Kahraman Çolak Hacı ve Ganimet Kılıcın Hikayesi
Geçmişte yaşamış insanların veya toplulukların eylemlerinin farklı açılardan, zaman – yer – sebep sonuç ilişkileri gibi, belge ve bulgular ışığında incelenmesi tarih olarak adlandırılıyor. Kozan’ ın tarihine ışık tutması anlamında bölgemizden çıkan bir kahramanın, belgelerini aile arşivinden çıkarıp yayımlamak da bizlere düştü. Bir kahraman Çolak Hacı ve ganimet kılıcın hikayesi Bağkur İl Müdürü Rahmetli Hasan Baz’ ın Tarihçi Cezmi Yurtsever ile ortaya koydukları bir başlıktı. Bugün arşivlerde yer alan görselleri ve haberi gün yüzüne çıkaralım.
Cezmi Yurtsever hocam bu olayı kaleme şöyle almıştı (Yurtsever, 2002):
“Adana’ nın insanı buram buram terleten Temmuzun (2002) sıcak yaz günlerinde şehir merkezindeki Bağkur İl Müdürlüğünde tatlı bir heyecan koşturmaca var. İl Müdürü Sayın Hasan BAZ tarihçi YURTSEVER’ i bekliyor. Kapıda bekleyen görevli memur Nusrettin İLHAN, tarihçinin geldiğini Müdür Bey’ e haber verdi. Binanın üçüncü katında karşılaşan tarihçi ve Müdür Hasan Bey koyu bir tarih sohbetine başladılar. Hasan BAZ: Şahinin küçük yavrusuna BAZ derler. Benim Atalarım Avşar aşiretindendir. Avşarlar ata, ite, ava meraklıdırlar. Avşarın Recepuşağı kolundan Çörümşek Beylerden geliriz. Bildiğim büyük dedemiz Baltalı Mehmet’ tir, onun oğlu Asker Bey, onun oğlu Çolak Hasan ve onun da oğlu Çolak Hacı… Çolak Hacı Çanakkale Savaşına katılır. Koluna bir şarapnel parçası isabet eder, yaralanır. Çolaklığı ordan kalır. Fransızların Çukurova’ yı işgali esnasında Çolak Hacı kendi aşiret ve yakınları ile birlikte Süvari Müfreze Kumandanı olur. Cesur, yiğit bir insandır. Ata biner ve düşmanı takip eder.”
FRANSIZ’DAN ERMENİ’YE VERİLEN KILIÇ
“Hasan Bey, anlatırken heyecanlandı. Şu yan odaya geçelim dedi. Birlikte yürüdüler ve küçük odaya girdiler. Hasan Bey, evrak dolabını açtı. Alt bölüme koyduğu uzun bir kılıcı çıkardı. Eliyle kabzasını açtı. İnce, uzun gövdesi oluklu, yağ gibi parlayan, üzerine kumaş düşse keserek parçalayan kılıcı tutarak gösterdi. Hasan BAZ: Bu kılıç Fransız ordu malıdır. Üzerinde demirbaş seri numarası bile var. Fransızlar bu kılıcı, kendilerine hizmet eden Ermeni Kamahor’ a (Silahlı komitacı/asker) vermişler. Bu kılıcın dedeme geçmesinin bir de tarihi hikayesi var. Adana’dan Ermeni Gökdereliyan, Kadirli’nin Kuvayı Milliye’ye geçmesi üzerine yüzlerce adamını toplar. Yürüyüşe geçer. Misis, Baklalı üzerinden Tumlu kalesine yaklaşır. Hava biraz kapalı ve sislidir. Çolak Hacı ve süvari müfrezeleri düşmanı takip etmeye başlar. İçlerinden bir Ermeni kumandanı vardır; mavi gözlü, sarışın, uzun boylu. Türkleri basan, öldüren, kadınların ırzına geçen gavur… Siperde çarpışmalar devam ederken karşı mevzide bir mavzerin kundağı parlar. Çolak Hacı, bir eli rahatsızdır, filinta tabir edilir. Orta boy mavzerlerini alır… Karşıda parlayan yere doğrultur. Seri ateş açar. Gökdereli ve adamları kaçar. Çolak Hacı, Tumlu’ daki Tufan Paşa’ nın karargahına gelir. Orada Tufan Paşa’da vardır. Olay anlatılır. Tufan Paşa: Bu kılıcı ganimet olarak, savaş hatırası bir kahramanlık madalyası gibi sana veriyorum der. Çolak Hacı kahramanlık madalyası niyetine kılıcı alır.
Hasan BAZ: “Bu kılıç dedemizden bize intikal eden en değerli miras, madalyadır. Bunu canımız gibi korumamız gerekiyor. Kuvayi Milliye bizim herşeyimiz… O ruhu yaşatmak, gelecek nesillere anlatmak lazım.” Hasan beyin gözleri daldı, gitti… Alnında biriken ter damlalarını sildi… Savaş günlerine düşman işgali altında canı, malı, namusu ayaklar altına düşen Türk Milletinin tarihinde yaşadığı karanlık günlere doğru uzandı hayalleri… İlahi adalet bu ya işgal günlerinde Türk kanı döken düşman kılıcı bir an gelmiş kendisini tutan zalim ele çevrilmişti.
Hasan Bey’ in şu sözleri de anlamlıydı: “Dedem Çolak Hacı, babası Çolak Hasan’ dan kalan 2000 dönümlük çiftliğin sahibiydi. Mal, mülk peşinde koşmadı. Savaştan sonra fakir fukarayı ezen, menfaat peşinde koşan zalim ağaları, beyleri şiir yazarak eleştirdi. O, milli mücadeleyi Allah aşkına ve millet için yaptığına inanıyordu. Ölünceye kadar da Atatürk’ e bağlılık gösterdi.”
Hasan Bey, bu konuşma ve tarihçiyle olan ilişkilerinden sonra dedesi Çolak Hacı ve babası Veli BAZ’ ın şiir defterlerinin bir kopyasını verdi. Biz Kuvayı Milliyeciyiz. Nefer olarak diyerek tarihçiyi uğurladı.”
Tüm Kuvayi Milliyecilere, dedelerim Çolak Hacı Ağa, Veli Baz ve amcam Hasan Baz’ a rahmet, minnet ve özlemle…
Doç. Dr. Fatih Çağatay BAZ
Kaynak: Yurtsever, C. (2002). Bir Kahraman Çolak Hacı ve Ganimet Kılıcın Hikayesi. Kuvayı Milliye Dergisi. 6 – 8.